SON DAKİKA
Hava Durumu

Suikastçiler Hakkında En İyi 13 Film (The Killer Gibi)

David Fincher'ın Netflix üzerinden yayınlanan son hiti The Killer, eleştirmenlerden ve izleyicilerden tam not alarak, tetikçi ve suikastçi temalı filmlerin en son örneği oldu.

Haber Giriş Tarihi: 01.05.2024 19:30
Haber Güncellenme Tarihi: 01.05.2024 19:30
Kaynak: Haber Merkezi
Suikastçiler Hakkında En İyi 13 Film (The Killer Gibi)

David Fincher'ın yönetmenliğini üstlendiği The Killer, hem eleştirmenlerin hem de izleyicilerin beğenisini kazanan, Kill List'ten Mr. ve Mrs. Smith'e kadar uzanan uzun bir suikastçı ve tetikçi filmleri serisinin son halkası.

Netflix'te yayınlanan yönetmen David Fincher'ın hit filmi The Killer, izleyiciler tarafından beğenilirken, izleyicilerin keşfetmesi gereken daha birçok klasik suikastçı ve tetikçi filmi bulunuyor. Suikastçılar ve tetikçiler, on yıllardır suç sinemasının merkez figürleri olmuştur. Para karşılığında hayat söndürebilen soğukkanlı bir katil hakkında sonsuz bir merak uyandırıcı bir şey var ve bu karakterler, açıkça kötü adamlardan ziyade, çoğu zaman karanlık ve ahlaki açıdan belirsiz anti-kahramanlar olmuşlardır. David Fincher'ın The Killer filmindeki ismi olmayan stoacı başrol oyuncusu Michael Fassbender, ürpertici kariyerine rağmen izleyicileri kendisine çeken en son tetikçi.

Fincher'ın The Killer filmi sonuyla başarılı bir tetikçi filmi olduğunu kanıtlarken, izlenmeye değer daha birçok film bulunuyor. Bazıları daha çok komedi unsurları içerirken, öldürmenin ürkütücü işinden karanlık kahkahalar elde ediyor; bazıları ise kanlı kurşun baleleri içeren aksiyon dolu gösteriler sunuyor. Diğerleri ise soğukkanlı katillerin zihnine yapılan karanlık yolculuklar iken, bazıları ise suç film türünün şaşırtıcı derecede komik ve eğlenceli dekonstrüksiyonları. Ancak, tüm bu filmlerin ortak noktası, sözleşmeli katillerin, suikastçıların ve tetikçilerin dünyasına ve onları işe alanlara odaklanmasıdır.

13. Leon: The Professional (1994) - Bir Suikastçi ve Bir Çocuk Arasındaki Güçlü Bağ

Luc Besson'un 1994 yapımı filmi Leon: The Professional, suikastçi türünde kendine özgü ve güçlü bir yere sahip. Bu listedeki birçok filmden farklı olarak, film, yozlaşmış bir DEA ajanı tarafından ailesi öldürüldükten sonra, Léon (Jean Reno) adında usta bir suikastçi ile Mathilda (Natalie Portman) adında on iki yaşında bir kız çocuğu arasında oluşan beklenmedik bağı konu alıyor.

Film, bu iki dışlanmış arasındaki beklenmedik ilişkiye dalıyor. Az konuşan ve stoacı bir suikastçi olan Léon, Mathilda'nın koruyucusu ve mentoru olur ve ona ölümcül ticaretinin becerilerini öğretir. Mathilda ise Léon'un izole dünyasına bir normallik ve duygusal bağ duygusu getirir.

12. Kill Bill: Vol. 1 & 2 (2003-2004)

Kill Bill: Vol. 1 & 2 (2003-2004), çoğu "en iyi suikastçi filmleri" listesinde en üst sıralarda yer almasa da, türde bahsedilmeyi hak eden kendine özgü ve inkar edilemez bir yere sahip.

Quentin Tarantino'nun aksiyon dolu intikam destanları, Kara Mamba kod adlı eski bir suikastçi olan Gelin'in, ona ihanet eden ve onu öldürmeye teşebbüs edenlerden intikam alma hikayesini anlatıyor. Filmler, suikastçi türünün tipik temalarını bazıları kadar derinlemesine incelemese de, şüphesiz kanlı bir öfke seferinde olan son derece yetenekli bir suikastçiye odaklanıyor.

11. John Wick (2014): İntikam Ateşiyle Dönen Efsanevi Tetikçi

2014 yapımı aksiyon filmi John Wick, Keanu Reeves'ın başrolünde canlandırdığı emekli bir tetikçi olan John Wick'in hikayesini anlatıyor. Sevdiği köpeğini anlamsız bir saldırıda kaybeden John Wick, intikam ateşiyle tetikçilik dünyasına geri dönmek zorunda kalır. Film boyunca, izleyici John Wick'in efsanesini ve Baba Yaga lakabını nerede kazandığını, neredeyse doğaüstü yeteneklere sahip bir katil olarak nasıl ünlendiğini öğrenir.

John Wick serisi, sayılan filmler arasında en etkileyici aksiyon sahnelerini barındırıyor. Reeves, Point Break ve The Matrix gibi filmlerden tanıdığımız aksiyon kahramanı kimliğine geri dönerek izleyiciyi adeta büyülüyor. The Killer'a benzer şekilde John Wick de, acımasız bir intikam peşindedir. Eski işverenini de içeren düşmanlarına onlarla asla bulaşmamaları gerektiğini kanıtlamak ve yaptıklarının bedelini ödetmek için amansız bir mücadeleye girişir.

10. Kill List (2011): Soğanı Soyan, Rahatsız Edici Bir Tetikçi Korku Filmi

Yönetmen Ben Wheatley'ın Kill List filmi, John Wick'in neon ışıklarıyla aydınlatılmış, gösterişli dünyasından tamamen farklı bir atmosfere sahip. Bu İngiliz bağımsız gerilim filmi, mutfak lavabosu realizmi ve folk korkusunun tuhaf bir karışımını sunuyor. Yumuşak huylu bir tetikçinin son bir işi üstlendikten sonra hayatının nasıl çöktüğünü izliyoruz. The Killer'a benzer şekilde, Jay de geçmişte kötü sonuçlanan bir görevi olan bir tetikçi. Paraya ihtiyacı olan Jay, yüksek ücretli üç görev için işine geri döner ancak beklediğinden fazlasıyla karşılaşır.

Filmde, kasvetli ve tüyler ürperten sonuna doğru ilerleyen, inanılmaz derecede ürkütücü ve şok edici sekanslar var. Başlangıçta geçim derdiyle mücadele eden sorunlu bir adamın trajik hikayesi olarak başlayan film, Kill List, giderek artan karanlık ve gerçeküstü bir korku hikayesini anlatmak için öldürme işini kullanan tam anlamıyla bir kabusa dönüşüyor. Filmin The Killer'dan birçok yönden tamamen farklı olması gerçeğine rağmen, suikastçı filmleri arasında önemli bir yere sahip.

9. Killing Them Softly (2012): Vahşi Bir Suikastçi Gerilim Filmi

The Killer, David Fincher gibi bir auteur yönetmenin elinde, tipik suikastçı filmlerinden çok daha ilgi çekici bir yapım haline geliyor. Bu durum, Andrew Dominik'in sürükleyici ve karanlık hitman filmi Killing Them Softly ile benzerlik gösteriyor. Filmde, soyulan bir mafya poker oyununun ardından, sorumluları cezalandırmak için profesyonel bir tetikçi devreye sokulur.

Brad Pitt, filmde kasvetli tetikçi Jackie Cogan'ı canlandırıyor ancak filmi kaçırılmayacak kılan asıl unsur, kara mizahı ve yıldız oyuncu kadrosu. Scoot McNairy'den rahmetli James Gandolfini'ye kadar Killing Them Softly'nin oyuncu kadrosu unutulmaz bir karakter galerisine sahip. Bununla birlikte, The Killer'ın bir tetikçinin hayatına daha keskin ve temiz bir bakış açısı sunduğu gibi, Killing Them Softly de işin ticari yönüne odaklanıyor. Coogan, işleri olabildiğince basit tutmayı seven pragmatik bir uygulayıcı olarak karşımıza çıkıyor.

8. Pulp Fiction (1994): Quentin Tarantino'nın Efsanevi Suç Filmi

Hiçbir harika suikastçı filmi listesi, zamanı büken kült hit Pulp Fiction'dan bahsetmeden tamamlanmış sayılmaz. Film, Los Angeles suç dünyasının karanlık arka sokaklarını sergilerken, birbirine geçen hikayelerde iki sevgili soyguncu, bir gangsterden kaçan boksör ve John Travolta ile Samuel L. Jackson tarafından canlandırılan iki hitmene odaklanır. Ancak Tarantino, bu iki hitman ile, ahlak ve toplum üzerine kafa yormak yerine pop kültür ve fast food hakkında sohbet ederek, sinema tarihinin suikastçı algısını sonsuza dek değiştirmeye yardımcı oldu.

Tarantino, özlü suç hikayelerini inceleyerek bu dünyalarda yaşayabilecek eğlenceli ve renkli karakterlere baktı. Michael Fassbender'ın canlandırdığı The Killer'ın filmdeki McDonald's'ta yemek yediği ve bir suikastçı olmanın sıradan yönleriyle uğraştığı ilk sahneler, Pulp Fiction'ın bu türü nasıl değiştirdiğinin doğrudan bir yansıması gibi görünüyor. Tarantino, özlü suç hikayelerini inceleyerek bu dünyalarda yaşayabilecek eğlenceli ve renkli karakterlere baktı. Pulp Fiction, 1990'ların en etkili filmlerinden biridir.

7. Killer Joe (2011): Matthew McConaughey'nin Tüyler Ürperten Kara Komedisi

2011 yapımı Killer Joe, aynı yılın karanlık hikayesini daha da geride bırakarak, tetikçiler ve küçük çaplı dolandırıcıların yer aldığı, daha sert ve daha alaycı bir hikaye anlatıyor. Killer Joe'da Matthew McConaughey, cesediyle para kazanmaya çalışan korkunç derecede ürkütücü bir polisi canlandırıyor. Bu polis, korkak bir suçlu tarafından annesini öldürmek üzere tutuluyor. Ancak Joe, iş için alışılmadık bir fiyat istediğinde, acımasız ve şiddetli bir yolculuğun fitilini ateşliyor.

Sonuç, yönetmen William Friedkin'in en az bilinen filmlerinden biri ve en acımasız yapımlarından biri. Çift taraflı oyunlar ve cesetlerin biriktiği bu tamamen tahmin edilemez gerilim filminde, McConaughey, Dallas Buyers Club'daki Oscar ödüllü rolünden ve beğeni toplayan True Detective performansından çok önce, kariyerinde geri dönüşe hazır olduğunu kanıtlayan muhteşem bir oyunculuk sergiliyor.

6. Le Samouraï (1967): The Killer'ın Klasik İlham Kaynağı

1967 yapımı Fransız filmi Le Samouraï, Alain Delon'un canlandırdığı suikastçı Jef Costello'yu, suç dünyası içinde kendi katı etik kurallarına göre hareket eden modern bir samuray olarak hayal ediyor. The Killer'a benzer şekilde, tuttuğu bir iş ters gittiğinde tanık bırakan bu kiralık katilin hikayesini anlatıyor. Bunun sonucunda izlerini kaybetmeye çalışırken daha fazla belaya bulaşıyor.

Görsel açıdan çarpıcı olan Le Samouraï, sayılan filmler arasında Fincher'ın The Killer'ı üzerindeki en büyük etki olabilir. Ancak tüm stilinin altında, Le Samouraï'nin soğuk dış görünüşünün altında yatan bir kalp atıyor. Fransa'daki başarısından beş yıl sonra, filmin İngilizce dublajı, The Godfather'ın başarısından faydalanmak amacıyla saçma bir şekilde "The Godson" adıyla Amerika'da yayınlandı. Buna rağmen, günümüzde neo-noir klasiklerinden ve kendi başına da parlak bir film olarak saygı görmektedir.

5. No Country for Old Men (2007): Durdurulamaz Bir Suikastçının Karanlık Hikayesi

2007 yapımı Cormac McCarthy uyarlaması No Country for Old Men, Coen kardeşlerin en iyi filmleri arasında yer alırken, aynı zamanda en kasvetli yapımlarından biri. Josh Brolin, çölde kötü giden bir uyuşturucu anlaşmasına rastlayan ve bir çanta dolusu nakit bulan bir adamı canlandırıyor. Ancak parayı almaya karar verdiğinde, kendi karanlık kader anlayışına sahip acımasız bir katilin hedefi haline geliyor.

Fincher'ın kanlı The Killer filmi, Michael Fassbender'ın gözünü kırpmadan öldüren suikastçısını ahlaki açıdan karmaşık bir figür haline getirirken, No Country for Old Men'in acımasız tetikçisi neredeyse insan bile değil. Javier Bardem'in ikonik ve Oscar ödüllü performansıyla hayat verdiği tetikçi Anton Chigurh, genellikle bir kişiden çok, akla gelmeyecek, rüşvetle satın alınamayacak veya kaçılamayacak kasvetli, korkutucu bir kötülün somutlaşmış hali gibi hissettiriyor.

4. Collateral (2004): Tom Cruise, Metodik Bir Katil Olarak Ürkütücü Bir Performans Sergiliyor

David Fincher gibi Michael Mann de, tarz sahibi ve titiz yönetmenliğiyle suç türünü yükseltip, potansiyel olarak klişe bir hikayeyi sinematografik bir başyapıta dönüştürme yeteneğine sahip. Collateral filminde, genellikle aksiyon filmlerinin kahramanı olarak karşımıza çıkan Tom Cruise, Los Angeles'a bir dizi cinayet işlemek için gelen metodik bir katil olan Vincent karakterini canlandırıyor. Şanssız taksi şoförü Max (Jamie Foxx), Vincent'ı müşteri olarak aldığında, kendisini katilin ölümcül misyonuna dahil olmuş bulur.

Cruise'un bu 2004 yapımı gerilim filmindeki performansı, daha önce nadiren gördüğümüz bir yönünü ortaya koyması açısından dikkat çekici. Ancak, Collateral'ın asıl yıldızı, Vincent'ın ölümcül misyonuna tanıklık ettikçe artan endişesi ve gerginliğiyle izleyiciyi büyüleyen Foxx'dur. Bu performansı, Mann'in heyecan verici yeraltı dünyası keşfinde ona hak ettiği Oscar adaylığını kazandırdı.

Görsel açıdan çarpıcı ve sürekli olarak tahmin edilemez olan Collateral, suikast sineması dünyasında hala yeterince takdir görmeyen bir mücevher. Filmin canlı ve gerçekçi aksiyon sekansları, Cruise'un vahşi ve acımasız yönünü gözler önüne sererek, filmin klasik bir suikast filmi olarak yerini sağlamlaştırıyor.

3. Bay ve Bayan Smith (2005): Canlandırıcı Bir Suikastçi Romantik Komedisi

2005 yapımı Bay ve Bayan Smith'in aksiyon-gerilim konseptinin ne kadar çekici olduğu, yakın zamanda çekilen televizyon uyarlamasından da anlaşılıyor.

Listedeki diğer filmlere kıyasla daha eğlenceli bir yapım olsa da, Bay ve Bayan Smith'in yirmi yıldan kısa bir süre sonra televizyon için yeniden çevrilmesinin bir sebebi var. Film, birbirlerinden habersiz bir şekilde evli olan iki suikastçının birbirlerini öldürmekle görevlendirilmeleri üzerine kurulu. Bu ilginç konsept, Brad Pitt ve Angelina Jolie'nin arasındaki uyumu sergilemek için mükemmel bir zemin hazırlıyor.

Filmde, birbirlerinden sır saklayan karakterlerin sıradan bir evlilik hayatı sürdürmeye çalışmaları oldukça eğlenceli. Ancak asıl heyecan, birbirlerinin hedefleri haline geldiklerinde ve düşman olsalar bile hala evli oldukları gerçeğinin yarattığı çelişkili duygularla mücadele etmeye başladıklarında ortaya çıkıyor. Yönetmen Doug Liman, filme aksiyon dolu sahneler eklemeyi ihmal etmiyor. Bunların en iyisi ise şüphesiz eşlerin birbirleriyle girdiği çılgın ev kavgası oluyor.

2. Grosse Pointe Blank (1997): John Cusack Başrolde Eğlenceli Bir Suikastçi Komedisi

1997 yapımı Grosse Pointe Blank, The Killer gibi suikastçı dünyasını daha hafif bir yaklaşımla ele alan bir diğer yapım. Film, işini olağan gören bir suikastçinin hikayesini anlatıyor. Tıpkı The Killer'da olduğu gibi, bu suikastçı da kendisini rakiplerinin hedefi olarak buluyor. John Cusack, küçük memleketindeki lise mezuniyet buluşmasına katılmak için gittiğinde hayatı alt üst olan, sinik ve dünyadan bezmiş bir suikastçiyi canlandırıyor.

Cusack'ın kariyerinin zirvesindeyken sergilediği olağanüstü çekiciliğini en iyi şekilde kullanan Grosse Pointe Blank, ara sıra karşımıza çıkan acımasız şiddet sahnelerine rağmen eğlenceli, şaşırtıcı ve sürekli olarak keyifli bir izleme deneyimi sunuyor. Bir kez daha, suikastçılık mesleğinin gizemini eğlenceli bir şekilde ortaya koyuyor ve onu diğer işlerden farklı kılmayan engelleri ve sıkıntıları ile sıradan bir meslek gibi gösteriyor. Filmde ayrıca Minnie Driver, Alan Arkin ve Cusack'ın işteki baş rakibi rolünde unutulmaz bir performans sergileyen Dan Aykroyd gibi güçlü bir yardımcı oyuncu kadrosu da yer alıyor.

1. In Bruges (2008): Martin McDonagh'ın Kült Hitman Komedisi

2022 yapımı The Banshees of Inisherin filmi yönetmen Martin McDonagh'ı yıldızlar Brendan Gleeson ve Colin Farrell ile yeniden bir araya getirmeden önce, In Bruges üçlüyü kara mizah dolu bir suikastçi hikayesinde buluşturdu. The Killer'a benzer şekilde, film de kötü sonuçlanan bir işten başlar. İşin ardından, Farrell ve Gleeson'ın canlandırdığı suikastçı ortaklarına patronları (Ralph Fiennes) tarafından daha fazla talimat bekleyene kadar Belçika'nın Bruges şehrinde saklanmaları emredilir.

In Bruges'da acımasız şiddet anları, hem karakter komedisini hem de felsefi düşünceleri vurgular, ancak filmi zamansız bir kült klasiği yapan şey, yıldız oyunculuk performanslarıdır. Farrell, iyi niyetli ama dengesiz Ray rolünde en iyisini sunarken, Gleeson, Ken'e The Killer'ın bile geçemeyeceği umutsuz bir insanlık katıyor. Fiennes da kendi katı kurallarına göre yaşayan ateşli patronları rolünde unutulmaz bir performans sergiliyor.

Kaynak: Haber Merkezi

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.